Merhaba Ben Haber okuyucuları...
Daha önce hiç “mutlakçı düşünme” modelini duymuş muydunuz? Aslında daha sonradan öğrendiğimiz kuralların kati surette değişmeyeceği fikrine dayanan bir düşünme modelidir. Bireyler, küçükken ebeveynlerinin bir parçası haline getirdiği içsel kurallara sıkı sıkıya bağlanır. Sanki onların öğrettiği bu kurallar dışına çıksa hata yapacakmış gibi hissedip kendi benliğinden uzak bir yaşam sürmeye zorunda bırakılır. Bu düşünce modelinde -meli,-malı, lazım, zorundalık gibi kavramları çok sık duyarsınız. Dolayısıyla bu şekilde düşünmek, kişiyi belli kurallar dahilinde eylem halinde olmaya zorunda olduğuna, aksi halde “korkunç” bir şey olacağına inandırır.
BESLENME ÜZERİNDEKİ ETKİSİ
Bireyler sağlıklı yaşamın içinde var olmaya hep gayret ettiklerine kendilerini inandırmak ister. Çünkü medya veya popülarite ancak bu şekilde toplumun bir parçası olduğunu hissettirecek şekilde inandırır kişileri. Günlük yaşamı katı kurallar ile yaşarsak sağlıklı oluruz, iyi hissederiz, dengeli besleniriz gibi bir algı yaratılır. Yani kendimizi yeterince iyi hissetmek için hep bir mücadele vermek zorunda olduğumuza inanarak, mükemmellik anlayışını benimseyerek hayatı yaşamaya çalışırız. Oysa sanılanın aksine günlük yaşamı katı kurallarla yaşamak, bireye aşırı sıkışmışlık hissi vererek ruhsal dengesini bozabilmekle beraber kişiyi yeme davranış bozukluğuna da sürükleyebilmektedir.
DİYET ŞARTI KOYMAK DOĞRU MU?
Diyete yeni başlayan veya diyeti yaparken kişiler hep bir şart koyar kendisine.
Örneğin; “Yazın iyi görünmem için önümüzdeki 2 ay mükemmel yemek zorundayım, yoksa korkunç gözükürüm.” “Sağlıklı yaşam için sürekli ev yemeği yemem gerekir, yoksa sağlıklı olamam/kilo veremem” “Tatlı, çikolata yememeliyim yoksa zayıflayamam” ve daha nice birbirine benzeyen cümle kalıpları…
Gelin bir de işin gerçek kısmından bakalım.
Aslında “mükemmel” yerseniz “iyi görüneceğinizin” veya “sağlıklı olacağınızın” bir garantisi yoktur.
Hatta belki de “sağlıklı olmanın” veya “iyi görünmenin” gerçekte ne anlama geldiğinden emin olmayabilirsiniz.
Korku barındıran “korkunç” dediğiniz durumun ne olduğunu da tam olarak tarif edemeyebilirsiniz. Sonuç ise mükemmel yiyeceğim diye çıktığınız yolda strese girersiniz ve hiç de mükemmel olmadığınızı görürsünüz. Vücudunuzun iyi görünmeyecek kaygısına daha da kapılırsınız.
Bütün bu mutlakçı düşüncelerin ve kaygının sonucunda tabii ki kendinize daha da zarar verecek davranışlar geliştirirsiniz. Bunlardan biri de yeme davranışının bozulma durumudur. Fazla katı sınırlar daha çok kaygıyı doğurur.
BU DURUMDA NE YAPMALI?
-meli, -malı, zorundayım gibi kavramları bırakıp yerine sorun değil, olabilir, yapabilirim, bu kadarı yeterli olabilir, şimdilik ihtiyacımı karşılayabilir gibi keskin sınırlardan uzak, yaşamın düzensizliğine alan açabilecek ve size iyi gelebilecek sözleri yerleştirerek içselleştirebilir, kendi kurallarınızı kendiniz yaratabilirsiniz. Bu durum elbette her zaman ve herkes için kolay olmayabilir.
O zaman da biz uzmanlardan destek alabilirsiniz!