Ecem ÇİÇEK
Köşe Yazarı
Ecem ÇİÇEK
-
 

Vücudumuzun 2. beyni; bağırsak

Merhaba sevgili Ben Haber okuyucuları...  Sağlığa bütüncül bakmak gerektiğinin önemini gün geçtikçe daha iyi anlıyoruz. Biliyorsunuz ki tıp camiasında bağırsak vücudumuzun 2. beyni olarak ifade ediliyor. Ben de bu yazımda farkındalığı arttırmak adına bağırsak sağlığı ve bağırsak mikrobiyotasından bahsetmek istiyorum. Mikrobiyota (mikrobiyom) insan vücudunda yer alan mikroorganizma topluluğuna verilin isimdir. Sağlıklı mikrobiyota henüz keskin tanımlarla ifade edilmese de bağırsaklardaki bakteri suçlarının çeşit ve miktarlarının kişiye özgü olduğu bilinmekle beraber asıl temelinde kişinin genetik yapısı, maruz kaldığı çevresel faktörler, sigara-alkol kullanımı, beslenme alışkanlıkları gibi bir çok etkenden oluşur.  Amerika Ulusal Sağlık Enstitüsü tarafından 2007 yılında başlatılan “İnsan Mikrobiyom Proje’sindeki verilere göre, her bir birey 600.000 mikrobiyal gene sahipken bunların yalnızca yarısının bireyler arasında ortak olduğu görülüyor. Vücutta  bakteri çeşitliliği kişiden kişiye göre değişse de sağlıklı bir bağırsak mikrobiyotası dengeli ve dayanaklı olması gerekir. Yani dengesi bozuduğunda anlık değişikliklere direnç göstermeli, mikrobiyotanın eski haline dönme yeteneğinin gelişmiş olması gerekmektedir.  BAĞIRSAK ŞİŞKİNLİĞİNDEN ŞİKAYETİNİZ VARSA... Genetik alt yapı, dengesiz ve bilinçsizce uygulanan diyet örüntüsü, stres durumları disbiyozise (bağırsak dengesinin bozulmasına) sebep olabilir. Uzun dönemde rafine şeker ve yağ alımının yüksek olması, yararlı bakterilerin miktarını azaltırken hastalığa sebep olan bakterilerin çoğalmasına sebep olabilir. Bu şekilde vücutta inflamatuar süreçler tetiklenebilir, bağırsak bariyerinin geçirgenliği artabilir, bağırsakta şişkinlik gibi şikayetler görülebilir. MİKROBİYOTA NASIL İYİLEŞTİRİLİR? Mikrobiyotayı iyileştirmek için temel olarak bağırsağa yarar ve patojen bakteri dengesinin sağlanması gerekiyor.  Egzersiz, sigara, hareketsiz yaşam gibi faktörler mikrobiyotayı olumsuz etkileyebilirken beslenme örüntüsü, prebiyotik ve probiyotikler mikrobiyotayı iyileştirmede ön plana çıkıyor. Beslenme alışkanlıklarının uzun vadede bağırsak sağlığını ve mikrobiyotasını iyileştirdiğini söyleyebiliriz.  Probiyotikler: Probiyotikler bağırsaktaki dengesizliği düzeltmek için terapötik ajanlar olarak kullanılıyorlar. Lactobacillus, bifidobacterium, streptococcus, enterococci gibi suşlar yaygın probiyotik suşlarından. Ancak bu konuda dikkatli olunması gereken bir nokta var: Vücutta farklı probiyotik çeşitlerine farklı yanıtlar verilir, yani probiyotiklerin etkileri suşa özgüdür.  Prebiyotikler: Probiyotik mikroorganizmaların gelişimine katkı sağlayan “doğal sindirilmeyen” besin lifleridir. Bir tür lif kaynağı olmalarına rağmen, bazı kriterler yüzünden tüm lifler prebiyotik olarak sınıflandırılmazlar. Diyetle alınan lif miktarının yeterli olması bağırsak mikrobiyotasına fayda sağlamaktadır. Postbiyotikler: Canlı probiyotik mikroorganizmalar tarafından üretilen veya hücre kırılmasından sonra konağa herhangi bir fizyolojik fayda sağlayan biyoaktif çözünür faktörler (ürünler veya metabolik yan ürünler) olarak tanımlanır. Mikrobiyomu iyileştirmede fayda sağlayabilen bu maddeler ayrıca anti-inflamatuar, anti-oksidan, anti-kanser aktiviteler de gösterebiliyor.
Ekleme Tarihi: 04 Eylül 2023 - Pazartesi
Ecem ÇİÇEK

Vücudumuzun 2. beyni; bağırsak

Merhaba sevgili Ben Haber okuyucuları... 

Sağlığa bütüncül bakmak gerektiğinin önemini gün geçtikçe daha iyi anlıyoruz. Biliyorsunuz ki tıp camiasında bağırsak vücudumuzun 2. beyni olarak ifade ediliyor. Ben de bu yazımda farkındalığı arttırmak adına bağırsak sağlığı ve bağırsak mikrobiyotasından bahsetmek istiyorum.

Mikrobiyota (mikrobiyom) insan vücudunda yer alan mikroorganizma topluluğuna verilin isimdir. Sağlıklı mikrobiyota henüz keskin tanımlarla ifade edilmese de bağırsaklardaki bakteri suçlarının çeşit ve miktarlarının kişiye özgü olduğu bilinmekle beraber asıl temelinde kişinin genetik yapısı, maruz kaldığı çevresel faktörler, sigara-alkol kullanımı, beslenme alışkanlıkları gibi bir çok etkenden oluşur. 

Amerika Ulusal Sağlık Enstitüsü tarafından 2007 yılında başlatılan “İnsan Mikrobiyom Proje’sindeki verilere göre, her bir birey 600.000 mikrobiyal gene sahipken bunların yalnızca yarısının bireyler arasında ortak olduğu görülüyor. Vücutta  bakteri çeşitliliği kişiden kişiye göre değişse de sağlıklı bir bağırsak mikrobiyotası dengeli ve dayanaklı olması gerekir. Yani dengesi bozuduğunda anlık değişikliklere direnç göstermeli, mikrobiyotanın eski haline dönme yeteneğinin gelişmiş olması gerekmektedir. 

BAĞIRSAK ŞİŞKİNLİĞİNDEN ŞİKAYETİNİZ VARSA...
Genetik alt yapı, dengesiz ve bilinçsizce uygulanan diyet örüntüsü, stres durumları disbiyozise (bağırsak dengesinin bozulmasına) sebep olabilir. Uzun dönemde rafine şeker ve yağ alımının yüksek olması, yararlı bakterilerin miktarını azaltırken hastalığa sebep olan bakterilerin çoğalmasına sebep olabilir. Bu şekilde vücutta inflamatuar süreçler tetiklenebilir, bağırsak bariyerinin geçirgenliği artabilir, bağırsakta şişkinlik gibi şikayetler görülebilir.

MİKROBİYOTA NASIL İYİLEŞTİRİLİR?
Mikrobiyotayı iyileştirmek için temel olarak bağırsağa yarar ve patojen bakteri dengesinin sağlanması gerekiyor. 

Egzersiz, sigara, hareketsiz yaşam gibi faktörler mikrobiyotayı olumsuz etkileyebilirken beslenme örüntüsü, prebiyotik ve probiyotikler mikrobiyotayı iyileştirmede ön plana çıkıyor. Beslenme alışkanlıklarının uzun vadede bağırsak sağlığını ve mikrobiyotasını iyileştirdiğini söyleyebiliriz. 

Probiyotikler: Probiyotikler bağırsaktaki dengesizliği düzeltmek için terapötik ajanlar olarak kullanılıyorlar. Lactobacillus, bifidobacterium, streptococcus, enterococci gibi suşlar yaygın probiyotik suşlarından. Ancak bu konuda dikkatli olunması gereken bir nokta var: Vücutta farklı probiyotik çeşitlerine farklı yanıtlar verilir, yani probiyotiklerin etkileri suşa özgüdür. 

Prebiyotikler: Probiyotik mikroorganizmaların gelişimine katkı sağlayan “doğal sindirilmeyen” besin lifleridir. Bir tür lif kaynağı olmalarına rağmen, bazı kriterler yüzünden tüm lifler prebiyotik olarak sınıflandırılmazlar. Diyetle alınan lif miktarının yeterli olması bağırsak mikrobiyotasına fayda sağlamaktadır.

Postbiyotikler: Canlı probiyotik mikroorganizmalar tarafından üretilen veya hücre kırılmasından sonra konağa herhangi bir fizyolojik fayda sağlayan biyoaktif çözünür faktörler (ürünler veya metabolik yan ürünler) olarak tanımlanır. Mikrobiyomu iyileştirmede fayda sağlayabilen bu maddeler ayrıca anti-inflamatuar, anti-oksidan, anti-kanser aktiviteler de gösterebiliyor.

Yazıya ifade bırak !
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.