Kanayan yara 'çocuk gelinler'... İzmir'de rakamlar verilerin 3 ya da 4 katı!

Güncel 07.03.2025 - 09:52, Güncelleme: 07.03.2025 - 12:04
 

Kanayan yara 'çocuk gelinler'... İzmir'de rakamlar verilerin 3 ya da 4 katı!

8 Mart Dünya Kadınlar Günü haftasında bir yanda etkinliklerle haklarımız için farkındalık yaratılmaya çalışılırken, maalesef diğer tarafta Türkiye'nin kanayan yarası çocuk evlilik dramı devam ediyor. Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu İzmir Temsilcisi Tülin Osmanoğulları, "Bu verilerde 16-17 yaş aralığı kız çocuklarını baz almışlar, 16 yaşın altında olup, yaşı büyütülen evlilikler de var. Burada maalesef o veriler yok. İzmir'de bu rakam bunun 3 ya da 4 katıdır." dedi.
ÇİĞDEM ÖZEN / BEN HABER Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) yayımladığı son verilerde Türkiye'de 16-17 yaşında evlilikler, yıllar içinde azaldığı vurgusunu yapsa da Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu İzmir Temsilcisi Tülin Osmanoğulları bu rakamların sadece verilere yansıyan kısmı olduğunu ifade etti. 8 Mart Dünya Kadınlar Günü'nde Tülin Osmanoğulları ile 'çocuk gelinlerimiz' üzerine bir röportaj gerçekleştirdik. Tülin hanım merhabalar, TÜİK verilerini siz de gördünüz. Geçen yılın verilerine  baktığımızda özellikle İzmir'i ele aldığımızda rakam hiç de yadsınamayacak boyutta. Bu konu hakkında ne söylemek istersiniz? 8 Mart Dünya Kadınlar Günü'nde çok güzel bir konuyu yakalamışsın, ben uzun yıllar evlendirme memurluğunda da çalışıp ve oradan emekli olan biri olarak söyleyebilirim ki, çocuk gelin ve damat sayılarında İzmir verileri daha fazla. Bir de ülkenin Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nde küçük yaşta evlilik var, ancak batıda yoktur diye düşünülüyor. Asla böyle bir durum söz konusu değil. İzmir'de de ciddi anlamda küçük yaşta kız çocuklarının evliliği söz konusu. Bu verilerde 16-17 yaş aralığı kız çocuklarını baz almışlar. Birçoğu da 16 yaşın altında olup, yaşı büyütülen evlilikler var. Burada maalesef o veriler yok. İzmir'de bu rakam bunun 3 ya da 4 katıdır. TÜİK'in kendi verilerine göre zaten çocuk yaşta doğum oranı artmış durumda.  Veriler üzerinden devam edecek olursak, 2024'te 16-17 yaş grubunda 617 erkek, 9 bin 354 kadın evlilik yaptığı görülüyor. Sizin vermekte olduğunuz mücadelenin anlamının ön plana çıktığı verileri nasıl değerlendirirsiniz? Kız çocuklarının özellikle kendinden daha büyük yaşta erkeklerle evlendirildiği çok yaygın olduğunu söyleyebiliriz. En önemlisi de 4+4+4 eğitim sistemiyle kız çocukları okul hayatından çekildi. Kızlar artık okula gönderilmiyor. Bir de meslek edindirme adı altındaki bir takım okullar açıldı ve orada da kız çocuklarının daha nitelikli eğitim almaların önüne geçildi. Eğitim hayatından çekilen kız çocuklarına maalesef evlilik kurtuluş olarak sunuldu. Türkiye'deki aile yapısını biliyoruz. Özellikle de 2025 'Aile Yılı' ilan edildiği için güçlendirmek istedikleri o ailelerin içinde asla kadınlar söz konusu değil. Kadın, her türlü şiddete boynun eğmesi gerekiyor, kız ve erkek çocukları eşit büyütülmüyor. Kız çocukları eşit büyütülmediği, okul hayatından geri çekildiği ve iş hayatı da zaten olamayacağı için onlara tek kurtuluş ya da güzel bir şeymiş gibi evlilik sunuluyor. Bu sistemin bu şekilde olmasının tek nedeninin bizi yönetenlerin politikası ile ilgili olduğunu söylüyorum. 2025 yılının Aile Yılı olmasının kız çocuklarının geleceğini etkileyeceğini mi ifade ediyorsunuz? 2025 yılını 'Aile Yılı' ilan ettiklerinde neyi dert ettiler? Özellikle kadınlarda evlenme yaşının yükseldiğini kötü bir şeymiş gibi sundular. 25-30'lu yaşları geç kabul ediyorlar. Çocuk sayısını dert edindiler. Şimdi bu politikaları hayata geçirirseniz İzmir'de de çocuk gelin ve damat sayısı yüksek olur. Çünkü bu bir politika...  Küçük yaşta evlendirilen kız ve erkek çocuklarının sayısının da eşit olmamasının bir diğer sebebi de emin olun o erkek çocuklarının da nüfus cüzdanları geç çıkartılmıştır. Ben evlendirme dairesinde nikah işlemlerini alan ve TÜİK'e verileri gönderen sicil memuruydum. Kadınlarda gerçekten eğitim seviyesi yükseldikçe, evlenme yaşı yükseliyor. Ama erkeklere baktığınızda bunun öyle olmadığını görüyoruz. Çok eğitimli bir erkek kendinden küçük bir kız çocuğuyla evlenebiliyor. Bu İzmir için de geçerli bir durum. O yüzden eğitim çok çok önemli. Bir kadının eğitim hayatı uzunsa, iyi bir iş hayatı da varsa, evet evlilik onun için en son geliyor. Ama okumamışsa ve bir meslek de edinmemişse tabii evliliği kurtuluş olarak seçiyor. Açıkçası hiçbir şey kendiliğinden bu zamana gelmedi. Bu bir politikaydı, ilmek ilmek örüldü ve bu duruma gelindi. KADINLAR NEDEN “İSTANBUL SÖZLEŞMESİ YAŞATIR” DİYOR! İstanbul Sözleşmesi'nin ne kadar önemli olduğu bir kez daha karşımıza çıkıyor...  Evet, İstanbul Sözleşmesi'nden çıkıldığı için kadınlar niye sokaklara dökülüyor? İstanbul Sözleşmesi o kadar net koyuyor ki; kız çocuklarını okutun, toplumsal cinsiyet eşitliğini sağlayın. O kız çocuğu okuduktan ve yetişkin bir kadın olduktan sonra iş hayatında istihdam yaratın diyor. Toplumsal cinsiyet eşitliğini sağlamak için politikalar üretin, o kadının şiddet görmesini engelleyin, öldürülmüşse de en üst sınırdan cezalar verin...  Ama bizim ülkemizde bu kadar kadın cinayeti artmışken, bu kadar kadınlar şiddet görürken hiçbir şey yokmuş gibi bir gecede İstanbul Sözleşmesi'nden çıktılar. Bu verilerle sanki, azalmış da çok iyiymiş gibi bir portre çiziyorlar ancak emim ol ki, bu rakamlar resmi kurumlara yansıyanlar. Nikah kıyamadıkları için resmi nikah olmadan yaşayanlar çok daha fazla... Tülin hanım, bu zamana kadar engellemeyle karşılaştınız mı? Gönüllü olduğumuz için adliye önünde, mahkeme salonunda bir hukuksuzluk olmuşsa konuşabiliyorum. Ben kendi adıma şeyi düşünebilirim ya buradan bana bir hukuki bir şey çıkar mı?  Sadece sanık avukatlarından şikayetçi olan, suç duyurusunda bulunan, heyete bunlar niye geliyor diyenler oluyor. Derneğimize bir kapatma davası açılmıştı. Nafaka mağduru babalar şikayetçi olmuştu. Ancak orada da davalarını takip ettiğimiz ailelerimiz gelip konuştular. Pınar Gültekin'in babası Bitlis'te oturdukları halde, bizim kapatma davamıza karda kışta gelip mahkeme salonunda tanıklık yaptı. Dedi ki, “Benim yanımda bu kadınlar vardı, davamı bu kadınlar sahiplendi. Siz bu derneğini nasıl kapatabilirsiniz?” dedi. Ailelerimiz de çok güzel tanıklık yaptı ve kapatılmadı. ÖZNE KADIN VE ÇOCUKSA, BİZ ORADAYIZ “Kadın Cinayetlerini Durduracağız” Platformu olarak sizi tanımakta geç kalan kadınlarımıza nasıl seslenmek istersiniz? 7/24 aktif başvuru hattımız var. 0 (212) 912 42 43 hattınızı bir kadın arkadaşımız neye ihtiyacı varsa arayabilir. İlla şiddet görmesi şart değil, şiddete ya da kadın cinayetine tanık olmuştur, basın desteğiyle sesini duyurmak isteyebilir, dava günü yanlarında olmamızı, basın açıklamasıyla o davayı gündem etmemizi isteyebilirler. Bir de gönüllü avukatlarımızla hukuki destek veriyoruz. Olayı yaşayan ailelerimizin psikolojik destek alabilecek kurumları arıyoruz. Neye ihtiyaçları varsa bu anlamda mücadele veriyoruz. “Kadın cinayetlerini durduracağız” platformu olarak hiçbir siyasi partiye bağlı değiliz. Bizde her siyasi partiden kadın var ve hiyerarşik yapılanmamız da yoktur. Bize başvuranların hangi siyasi görüşten olduğuna bakmayız, özne kadın ve çocuksa, biz oradayız. Gittiğimiz mahallelerde kadınlara haklarını anlatıyoruz ve eylemlerimizi de bir kadın nerede öldürülmüşse o mahallede yapıyoruz. Bazı eylem yaptığımız mahallelerde kadınlar önceleri çekiniyorlar ancak daha sonra büyük bir çoğunluğu yakalıyoruz. Platformumuzu tanıyan kadınlar, “Biz böyle haklarımızın olduğunu ve kadın örgütü olduğunu bilmiyorduk” diyorlar.  TAMAMEN GÖNÜLLÜ BİR PLATFORMUZ Tülin hanım, bütün bu özverinin altında sadece 'gönüllülük' olduğununu altınız çizmek istiyorum. Size bağış anlamında destek olmak isteyenler nasıl ulaşabilir? Kesinlikle tamamen gönüllü bir platformuz. Çoğu insan buna inanamıyor. Çünkü, 24 saat mücadele veren bir platformuz ve her yere yetişmek için gönülden çaba sarfediyoruz. Bu röportajı vermek bile benim mücadelemim bir parçası... Çünkü basın da bizim için kıymetli... Buradan bir kadın arkadaşım okuduğunda, onun hayatında farklı bir alan açıyorsam benim için büyük mutluluk kaynağı diyebilirim. Açıkçası hazırladığımız dövizler, pankartlar, gönüllü avukatlarımızın noter ve vekalet ücretleri gibi masraflarımız oluyor. Bu anlamda gerçekten bağışlar bizler için çok önemli. Platformumuzun sosyal medya hesaplarından ve web sayfamızda hesap numaralarımız bulunuyor. 
8 Mart Dünya Kadınlar Günü haftasında bir yanda etkinliklerle haklarımız için farkındalık yaratılmaya çalışılırken, maalesef diğer tarafta Türkiye'nin kanayan yarası çocuk evlilik dramı devam ediyor. Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu İzmir Temsilcisi Tülin Osmanoğulları, "Bu verilerde 16-17 yaş aralığı kız çocuklarını baz almışlar, 16 yaşın altında olup, yaşı büyütülen evlilikler de var. Burada maalesef o veriler yok. İzmir'de bu rakam bunun 3 ya da 4 katıdır." dedi.

ÇİĞDEM ÖZEN / BEN HABER

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) yayımladığı son verilerde Türkiye'de 16-17 yaşında evlilikler, yıllar içinde azaldığı vurgusunu yapsa da Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu İzmir Temsilcisi Tülin Osmanoğulları bu rakamların sadece verilere yansıyan kısmı olduğunu ifade etti.

8 Mart Dünya Kadınlar Günü'nde Tülin Osmanoğulları ile 'çocuk gelinlerimiz' üzerine bir röportaj gerçekleştirdik.

Tülin hanım merhabalar, TÜİK verilerini siz de gördünüz. Geçen yılın verilerine  baktığımızda özellikle İzmir'i ele aldığımızda rakam hiç de yadsınamayacak boyutta. Bu konu hakkında ne söylemek istersiniz?
8 Mart Dünya Kadınlar Günü'nde çok güzel bir konuyu yakalamışsın, ben uzun yıllar evlendirme memurluğunda da çalışıp ve oradan emekli olan biri olarak söyleyebilirim ki, çocuk gelin ve damat sayılarında İzmir verileri daha fazla. Bir de ülkenin Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nde küçük yaşta evlilik var, ancak batıda yoktur diye düşünülüyor. Asla böyle bir durum söz konusu değil. İzmir'de de ciddi anlamda küçük yaşta kız çocuklarının evliliği söz konusu. Bu verilerde 16-17 yaş aralığı kız çocuklarını baz almışlar. Birçoğu da 16 yaşın altında olup, yaşı büyütülen evlilikler var. Burada maalesef o veriler yok. İzmir'de bu rakam bunun 3 ya da 4 katıdır. TÜİK'in kendi verilerine göre zaten çocuk yaşta doğum oranı artmış durumda. 

Veriler üzerinden devam edecek olursak, 2024'te 16-17 yaş grubunda 617 erkek, 9 bin 354 kadın evlilik yaptığı görülüyor. Sizin vermekte olduğunuz mücadelenin anlamının ön plana çıktığı verileri nasıl değerlendirirsiniz?
Kız çocuklarının özellikle kendinden daha büyük yaşta erkeklerle evlendirildiği çok yaygın olduğunu söyleyebiliriz. En önemlisi de 4+4+4 eğitim sistemiyle kız çocukları okul hayatından çekildi. Kızlar artık okula gönderilmiyor. Bir de meslek edindirme adı altındaki bir takım okullar açıldı ve orada da kız çocuklarının daha nitelikli eğitim almaların önüne geçildi. Eğitim hayatından çekilen kız çocuklarına maalesef evlilik kurtuluş olarak sunuldu. Türkiye'deki aile yapısını biliyoruz. Özellikle de 2025 'Aile Yılı' ilan edildiği için güçlendirmek istedikleri o ailelerin içinde asla kadınlar söz konusu değil. Kadın, her türlü şiddete boynun eğmesi gerekiyor, kız ve erkek çocukları eşit büyütülmüyor. Kız çocukları eşit büyütülmediği, okul hayatından geri çekildiği ve iş hayatı da zaten olamayacağı için onlara tek kurtuluş ya da güzel bir şeymiş gibi evlilik sunuluyor. Bu sistemin bu şekilde olmasının tek nedeninin bizi yönetenlerin politikası ile ilgili olduğunu söylüyorum.

2025 yılının Aile Yılı olmasının kız çocuklarının geleceğini etkileyeceğini mi ifade ediyorsunuz?
2025 yılını 'Aile Yılı' ilan ettiklerinde neyi dert ettiler? Özellikle kadınlarda evlenme yaşının yükseldiğini kötü bir şeymiş gibi sundular. 25-30'lu yaşları geç kabul ediyorlar. Çocuk sayısını dert edindiler. Şimdi bu politikaları hayata geçirirseniz İzmir'de de çocuk gelin ve damat sayısı yüksek olur. Çünkü bu bir politika...  Küçük yaşta evlendirilen kız ve erkek çocuklarının sayısının da eşit olmamasının bir diğer sebebi de emin olun o erkek çocuklarının da nüfus cüzdanları geç çıkartılmıştır. Ben evlendirme dairesinde nikah işlemlerini alan ve TÜİK'e verileri gönderen sicil memuruydum. Kadınlarda gerçekten eğitim seviyesi yükseldikçe, evlenme yaşı yükseliyor. Ama erkeklere baktığınızda bunun öyle olmadığını görüyoruz. Çok eğitimli bir erkek kendinden küçük bir kız çocuğuyla evlenebiliyor. Bu İzmir için de geçerli bir durum. O yüzden eğitim çok çok önemli. Bir kadının eğitim hayatı uzunsa, iyi bir iş hayatı da varsa, evet evlilik onun için en son geliyor. Ama okumamışsa ve bir meslek de edinmemişse tabii evliliği kurtuluş olarak seçiyor. Açıkçası hiçbir şey kendiliğinden bu zamana gelmedi. Bu bir politikaydı, ilmek ilmek örüldü ve bu duruma gelindi.

KADINLAR NEDEN “İSTANBUL SÖZLEŞMESİ YAŞATIR” DİYOR!

İstanbul Sözleşmesi'nin ne kadar önemli olduğu bir kez daha karşımıza çıkıyor... 
Evet, İstanbul Sözleşmesi'nden çıkıldığı için kadınlar niye sokaklara dökülüyor? İstanbul Sözleşmesi o kadar net koyuyor ki; kız çocuklarını okutun, toplumsal cinsiyet eşitliğini sağlayın. O kız çocuğu okuduktan ve yetişkin bir kadın olduktan sonra iş hayatında istihdam yaratın diyor. Toplumsal cinsiyet eşitliğini sağlamak için politikalar üretin, o kadının şiddet görmesini engelleyin, öldürülmüşse de en üst sınırdan cezalar verin...  Ama bizim ülkemizde bu kadar kadın cinayeti artmışken, bu kadar kadınlar şiddet görürken hiçbir şey yokmuş gibi bir gecede İstanbul Sözleşmesi'nden çıktılar. Bu verilerle sanki, azalmış da çok iyiymiş gibi bir portre çiziyorlar ancak emim ol ki, bu rakamlar resmi kurumlara yansıyanlar. Nikah kıyamadıkları için resmi nikah olmadan yaşayanlar çok daha fazla...

Tülin hanım, bu zamana kadar engellemeyle karşılaştınız mı?
Gönüllü olduğumuz için adliye önünde, mahkeme salonunda bir hukuksuzluk olmuşsa konuşabiliyorum. Ben kendi adıma şeyi düşünebilirim ya buradan bana bir hukuki bir şey çıkar mı? 
Sadece sanık avukatlarından şikayetçi olan, suç duyurusunda bulunan, heyete bunlar niye geliyor diyenler oluyor. Derneğimize bir kapatma davası açılmıştı. Nafaka mağduru babalar şikayetçi olmuştu. Ancak orada da davalarını takip ettiğimiz ailelerimiz gelip konuştular. Pınar Gültekin'in babası Bitlis'te oturdukları halde, bizim kapatma davamıza karda kışta gelip mahkeme salonunda tanıklık yaptı. Dedi ki, “Benim yanımda bu kadınlar vardı, davamı bu kadınlar sahiplendi. Siz bu derneğini nasıl kapatabilirsiniz?” dedi. Ailelerimiz de çok güzel tanıklık yaptı ve kapatılmadı.

ÖZNE KADIN VE ÇOCUKSA, BİZ ORADAYIZ

“Kadın Cinayetlerini Durduracağız” Platformu olarak sizi tanımakta geç kalan kadınlarımıza nasıl seslenmek istersiniz?
7/24 aktif başvuru hattımız var. 0 (212) 912 42 43 hattınızı bir kadın arkadaşımız neye ihtiyacı varsa arayabilir. İlla şiddet görmesi şart değil, şiddete ya da kadın cinayetine tanık olmuştur, basın desteğiyle sesini duyurmak isteyebilir, dava günü yanlarında olmamızı, basın açıklamasıyla o davayı gündem etmemizi isteyebilirler. Bir de gönüllü avukatlarımızla hukuki destek veriyoruz. Olayı yaşayan ailelerimizin psikolojik destek alabilecek kurumları arıyoruz. Neye ihtiyaçları varsa bu anlamda mücadele veriyoruz. “Kadın cinayetlerini durduracağız” platformu olarak hiçbir siyasi partiye bağlı değiliz. Bizde her siyasi partiden kadın var ve hiyerarşik yapılanmamız da yoktur. Bize başvuranların hangi siyasi görüşten olduğuna bakmayız, özne kadın ve çocuksa, biz oradayız. Gittiğimiz mahallelerde kadınlara haklarını anlatıyoruz ve eylemlerimizi de bir kadın nerede öldürülmüşse o mahallede yapıyoruz. Bazı eylem yaptığımız mahallelerde kadınlar önceleri çekiniyorlar ancak daha sonra büyük bir çoğunluğu yakalıyoruz. Platformumuzu tanıyan kadınlar, “Biz böyle haklarımızın olduğunu ve kadın örgütü olduğunu bilmiyorduk” diyorlar. 

TAMAMEN GÖNÜLLÜ BİR PLATFORMUZ

Tülin hanım, bütün bu özverinin altında sadece 'gönüllülük' olduğununu altınız çizmek istiyorum. Size bağış anlamında destek olmak isteyenler nasıl ulaşabilir?
Kesinlikle tamamen gönüllü bir platformuz. Çoğu insan buna inanamıyor. Çünkü, 24 saat mücadele veren bir platformuz ve her yere yetişmek için gönülden çaba sarfediyoruz. Bu röportajı vermek bile benim mücadelemim bir parçası... Çünkü basın da bizim için kıymetli... Buradan bir kadın arkadaşım okuduğunda, onun hayatında farklı bir alan açıyorsam benim için büyük mutluluk kaynağı diyebilirim. Açıkçası hazırladığımız dövizler, pankartlar, gönüllü avukatlarımızın noter ve vekalet ücretleri gibi masraflarımız oluyor. Bu anlamda gerçekten bağışlar bizler için çok önemli. Platformumuzun sosyal medya hesaplarından ve web sayfamızda hesap numaralarımız bulunuyor. 

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.