Zuhal KOÇKAR
Köşe Yazarı
Zuhal KOÇKAR
-
 

Sevgi ve inancın iyileştirici gücü

Sevgi ve inancın gücünün bütün değerlerden üstün olduğuna, bu güce inananların diğer değerlere kolayca sahip olup kendini yaşam için geliştirebilecek donanıma ulaşacaklarına inananlardanım.    Günlük yaşamda karşılaştığım olumsuzluklar, duyduğum kaygılar beni inançlarımdan uzaklaştırabiliyor. Bu nedenle Dünyanın sayılı bilim adamlarından Albert Einstein'ın kızı Lieserl‘te yazdığı mektubu okuyup, sıklıkla bu duyguyu hatırlatmanın yarar sağlaması, Albert Einstein gibi bir dâhinin bizlere vesile olması için bu mektubu paylaşıyorum. Umarım mektup yerini bulur ve hatırlamamamız gerekenleri hatırlatır.   “İzafiyet kuramını açıkladığım zaman çok az kişi beni anladı, şimdi insanlığa ulaşması için yazacaklarım da bu dünyada yanlış anlaşılma ve önyargıyla çarpışmaya mahkûm. Mektupları gerektiği sürece korumanı istiyorum, ta ki toplum şimdi açıklayacaklarımı kabul edecek düzeye gelene kadar.   Bilimin açıklayamadığı son derece kuvvetli bir güç var. Bu güç herkesi kapsıyor ve yönetiyor, evrenin çalışmasını sağlayan her olgunun arkasında bile o var ve henüz bizim tarafımızdan tanımlanamadı.   Bu evrensel güç SEVGİDİR.   Bilim insanları, evren için birleşik bir kuram ararken, görülemeyen en kuvvetli evrensel gücü unuttular.    Sevgi ışıktır, onu alıp verenleri aydınlatan.   Sevgi yer çekimidir, çünkü insanların birbirine çekim hissetmelerini sağlar.    Sevgi kuvvettir, çünkü bizdeki en iyiyi çoğaltır ve insanlığın kör bencilliklerinde tükenmemesine izin verir.    Sevgi için yaşarız ve ölürüz.    Sevgi Allah’tır ve Allah sevgidir.   Bu güç her şeyi açıklar ve yaşama anlam katar. Bu bizim çok uzun süredir göz ardı ettiğimiz bir çelişkidir, çünkü belki insanın evrende kendi özgür iradesiyle kullanamayacağı tek enerji olduğu için sevgiden korkuyoruz. Sevgiye görünürlük verebilmek için, en ünlü denklemimde basit bir yer değiştirme yaptım. Eğer E=mc2 yerine, dünyayı iyileştirecek olan enerjinin ışık hızının karesiyle çarpılacak sevgiyle sağlanabileceğini kabul edersek, şu sonuca varıyoruz: Sevgi en kuvvetli güçtür, çünkü sınırı yoktur.   İnsanlığın evrendeki bizim düşmanımız haline gelen diğer güçleri kullanmakta ve kontrol etmekteki başarısızlığından sonra kendimizi başka çeşit bir enerjiyle beslememiz zorunludur. Eğer türümüzün hayatta kalmasını istiyorsak, eğer hayatta bir anlam bulmamız gerekiyorsa, eğer dünyayı ve içinde yaşayan her duyarlı varlığı kurtarmak istiyorsak, sevgi tek ve biricik cevaptır.   Belki bir sevgi bombası, gezegenimizi harap eden açgözlülük, nefret ve bencilliği tamamen yok edebilecek kadar güçlü bir cihaz yapmaya hazır değiliz.   Buna rağmen her bireyin enerjisini açığa çıkartmayı bekleyen küçük ama kuvvetli bir jeneratör var. Bu evrensel enerjiyi almayı ve vermeyi öğrendiğimiz zaman sevgili Lieserl, sevginin hepsini yendiğini, her şeyin ötesine geçtiğini doğrulayabileceğiz, çünkü sevgi hayatın en özlü kısmıdır.   Bütün hayatım boyunca kalbimin içinde sana dair sessizce atanları ifade edemediğim için çok derin bir pişmanlık duyuyorum. Belki artık özür dilemek için çok geç, ama zaman göreceli olduğu için sana söylemem gerekiyor: Seni seviyorum ve nihai cevabı bulduğum için sana teşekkür ederim…..Baban Albert Einstein...”   Sevgiyle yüklenen beyinler, bilimsel verilere göre iş ve günlük yaşantısında daha üretken,  ayrıntılar üzerinden daha fazla durarak, sorunları çözmeye odaklı bir yapıya sahip oluyor. Korkuyla yüklü beyinlerse korktukları unsurları yaşamlarına bilinçsizce davet edip korkularıyla yüzleşmeyi tercih ediyor. Biz korkularıyla yüzleşmek yerine sevgiyle beslenmeyi tercih edenlerden olalım.    Aslında bütün sorunların altında yatan etmen kendimize, etrafımıza duyduğumuz sevgisizlik, bencillik ve inançsızlık değil midir? Büyürken etrafımızdaki insanlardan yeterli sevgiyi alamadığımız için sevmeyi sevilmeyi bilmiyor, sevgisizliğe mahkûm oluyoruz.   Hayatımızda gelişen olayların olumsuz yanlarını görme eğilimimiz nedeniyle, olumlu olaylara inançsızlığımız nedeniyle kendimize olan güvensizliğimizi görmezden gelip gaddarca bencilce yaşamayı seçiyoruz. Pek çok olumsuz şey yaşamış olmak kendimizi güzel bir yaşama kapatmak anlamına gelmiyor. “Sadece sevgi dolu bir bakış, bir insanın hayatını değiştirebilir” diyor Osho.    Sevginin iyileştirici gücüne inanın.    “Sevgi şifadır, sevgi güçtür, sevgi değişimin sihridir” diyor Mevlana.   Ben de diyorum ki önce kendini sevmekten geçer mutluluk... Geleni ve gelmekte olanı sevgiyle kabullenmektir güçlenmek. Kendini seven ve gelmekte olanı kabullenip, affetme becerisi gösteren insan sevginin gücüyle çeliklenir. Benim söylediklerim size boş geliyorsa Albert Einstein’a , Osho’ya, Mevlana’ya kulak verin…   SEVGİYLE KALIP SEVGİYLE GÜÇLENİN….
Ekleme Tarihi: 25 Temmuz 2023 - Salı
Zuhal KOÇKAR

Sevgi ve inancın iyileştirici gücü

Sevgi ve inancın gücünün bütün değerlerden üstün olduğuna, bu güce inananların diğer değerlere kolayca sahip olup kendini yaşam için geliştirebilecek donanıma ulaşacaklarına inananlardanım. 
 
Günlük yaşamda karşılaştığım olumsuzluklar, duyduğum kaygılar beni inançlarımdan uzaklaştırabiliyor. Bu nedenle Dünyanın sayılı bilim adamlarından Albert Einstein'ın kızı Lieserl‘te yazdığı mektubu okuyup, sıklıkla bu duyguyu hatırlatmanın yarar sağlaması, Albert Einstein gibi bir dâhinin bizlere vesile olması için bu mektubu paylaşıyorum. Umarım mektup yerini bulur ve hatırlamamamız gerekenleri hatırlatır.
 
“İzafiyet kuramını açıkladığım zaman çok az kişi beni anladı, şimdi insanlığa ulaşması için yazacaklarım da bu dünyada yanlış anlaşılma ve önyargıyla çarpışmaya mahkûm. Mektupları gerektiği sürece korumanı istiyorum, ta ki toplum şimdi açıklayacaklarımı kabul edecek düzeye gelene kadar.
 
Bilimin açıklayamadığı son derece kuvvetli bir güç var. Bu güç herkesi kapsıyor ve yönetiyor, evrenin çalışmasını sağlayan her olgunun arkasında bile o var ve henüz bizim tarafımızdan tanımlanamadı.
 
Bu evrensel güç SEVGİDİR.
 
Bilim insanları, evren için birleşik bir kuram ararken, görülemeyen en kuvvetli evrensel gücü unuttular. 
 
Sevgi ışıktır, onu alıp verenleri aydınlatan.
 
Sevgi yer çekimidir, çünkü insanların birbirine çekim hissetmelerini sağlar. 
 
Sevgi kuvvettir, çünkü bizdeki en iyiyi çoğaltır ve insanlığın kör bencilliklerinde tükenmemesine izin verir. 
 
Sevgi için yaşarız ve ölürüz. 
 
Sevgi Allah’tır ve Allah sevgidir.
 
Bu güç her şeyi açıklar ve yaşama anlam katar. Bu bizim çok uzun süredir göz ardı ettiğimiz bir çelişkidir, çünkü belki insanın evrende kendi özgür iradesiyle kullanamayacağı tek enerji olduğu için sevgiden korkuyoruz. Sevgiye görünürlük verebilmek için, en ünlü denklemimde basit bir yer değiştirme yaptım. Eğer E=mc2 yerine, dünyayı iyileştirecek olan enerjinin ışık hızının karesiyle çarpılacak sevgiyle sağlanabileceğini kabul edersek, şu sonuca varıyoruz: Sevgi en kuvvetli güçtür, çünkü sınırı yoktur.
 
İnsanlığın evrendeki bizim düşmanımız haline gelen diğer güçleri kullanmakta ve kontrol etmekteki başarısızlığından sonra kendimizi başka çeşit bir enerjiyle beslememiz zorunludur. Eğer türümüzün hayatta kalmasını istiyorsak, eğer hayatta bir anlam bulmamız gerekiyorsa, eğer dünyayı ve içinde yaşayan her duyarlı varlığı kurtarmak istiyorsak, sevgi tek ve biricik cevaptır.
 
Belki bir sevgi bombası, gezegenimizi harap eden açgözlülük, nefret ve bencilliği tamamen yok edebilecek kadar güçlü bir cihaz yapmaya hazır değiliz.
 
Buna rağmen her bireyin enerjisini açığa çıkartmayı bekleyen küçük ama kuvvetli bir jeneratör var. Bu evrensel enerjiyi almayı ve vermeyi öğrendiğimiz zaman sevgili Lieserl, sevginin hepsini yendiğini, her şeyin ötesine geçtiğini doğrulayabileceğiz, çünkü sevgi hayatın en özlü kısmıdır.
 
Bütün hayatım boyunca kalbimin içinde sana dair sessizce atanları ifade edemediğim için çok derin bir pişmanlık duyuyorum. Belki artık özür dilemek için çok geç, ama zaman göreceli olduğu için sana söylemem gerekiyor: Seni seviyorum ve nihai cevabı bulduğum için sana teşekkür ederim…..Baban Albert Einstein...”
 
Sevgiyle yüklenen beyinler, bilimsel verilere göre iş ve günlük yaşantısında daha üretken,  ayrıntılar üzerinden daha fazla durarak, sorunları çözmeye odaklı bir yapıya sahip oluyor. Korkuyla yüklü beyinlerse korktukları unsurları yaşamlarına bilinçsizce davet edip korkularıyla yüzleşmeyi tercih ediyor. Biz korkularıyla yüzleşmek yerine sevgiyle beslenmeyi tercih edenlerden olalım. 
 
Aslında bütün sorunların altında yatan etmen kendimize, etrafımıza duyduğumuz sevgisizlik, bencillik ve inançsızlık değil midir? Büyürken etrafımızdaki insanlardan yeterli sevgiyi alamadığımız için sevmeyi sevilmeyi bilmiyor, sevgisizliğe mahkûm oluyoruz.
 
Hayatımızda gelişen olayların olumsuz yanlarını görme eğilimimiz nedeniyle, olumlu olaylara inançsızlığımız nedeniyle kendimize olan güvensizliğimizi görmezden gelip gaddarca bencilce yaşamayı seçiyoruz. Pek çok olumsuz şey yaşamış olmak kendimizi güzel bir yaşama kapatmak anlamına gelmiyor. “Sadece sevgi dolu bir bakış, bir insanın hayatını değiştirebilir” diyor Osho. 
 
Sevginin iyileştirici gücüne inanın. 
 
“Sevgi şifadır, sevgi güçtür, sevgi değişimin sihridir” diyor Mevlana.
 
Ben de diyorum ki önce kendini sevmekten geçer mutluluk... Geleni ve gelmekte olanı sevgiyle kabullenmektir güçlenmek. Kendini seven ve gelmekte olanı kabullenip, affetme becerisi gösteren insan sevginin gücüyle çeliklenir. Benim söylediklerim size boş geliyorsa Albert Einstein’a , Osho’ya, Mevlana’ya kulak verin…
 
SEVGİYLE KALIP SEVGİYLE GÜÇLENİN….
Yazıya ifade bırak !
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.