Erol YARAŞ
Köşe Yazarı
Erol YARAŞ
 

Av sezonu değil, katliam sezonu

Ben Haber Genel Yayın Yönetmeni Erol Yaraş, gündeme dair gelişmeleri değerlendirdi.  Türkiye, turizmde bu sene hedefini yakalayabilecek mi, Çeşme'de yaşanan deniz kirliliğine sebep olan balık çiftlikleriyle nasıl mücadele edilecek, denizin temizlenmesini sağlayan deniz patlıcanlarının kaçak avlanması ve 91. İzmir Enternasyonal Fuarı'na dair görüşleri... İşte o röportaj... 1 Eylül'de balık av sezon yasağı kalktı. Bu konuda neler söylemek istersiniz? Türkiye’de av sezonu diye bir sezon yok, katliam sezonu var. Zaten av yasağının olduğu dönemlerde de kaçak avlar çok yapılıyor. Ne yazık ki Türkiye’de bu önlenemiyor.  Sahil Güvenlik’in yaptığı çalışma ve günümüzün geldiği teknolojik konum artık yeterli olamıyor. Çünkü Sahil Güvenliğin geldiğini hisseden kaçak avcı, ağlarını suya bırakıp işaretliyor ve hiçbir zaman suçüstü yakalanamıyorlar. Mühim olan sivrisineği tek tek bulup öldürmek değil, bataklığı nasıl kuruturuz? Onu düşünmemiz lazım. Bu örnekten yola çıkarsak, av sezonu yasak dediğinizde belli balıkların avlanmaması lazım. Peki, av yasağı olduğu zaman restoranlarda avlanması yasak balıklar nasıl satılabiliyor, balıkçı tezgahlarına gittiğiniz zaman o balıkları nasıl görebiliyorsunuz?  “CAYDIRICI CEZALAR OLMALI” Tarım Bakanlığı’nın balık hallerini, tezgahları ve restoranları denetlemesi lazım. Denizde avlanan kaçak avcıyı değil, bu üç yeri denetlemelisiniz. Eğer yasak balıklar varsa, çok büyük cezalar yazacaksınız. 30-40 bin TL gibi caydırıcı rakamla, o balığı satan kişiye ceza yazılacak. Siz cezayı balık halindeki balıkçıya, restorana ya da satana yazarsanız, artık kimse avlayandan balık alamayacak. Çünkü bilecekler ki bakanlıktan görevliler geldiği zaman çok büyük cezalar yazılacak.  “İLERİDE ÇEŞME'DE DENİZE GİRİLEMEYECEK” Benim esas dikkat çekmek istediğim konu, denizlerin kirlenmesi. Birkaç kere gazetemizde ve sitemizde de bahsetmiştik. Deniz patlıcanı denilen canlının katliamı durdurulamazsa, belli bir süre sonra başta Çeşme olmak üzere birçok denizde yüzemeyeceğiz. Örnek olarak, Ildır Körfezi’ni ele alalım... Boyalık, Ilıca plajları dünyaca ünlü plajlardı. Eskiden buralarda 5-8-12 metre derinlikte durduğunuz zaman denizin dibini çok rahat görebiliyordunuz. Şimdi Hacettepe Koyu, Ilıca, Boyalık Plajı, Ayayorgi gibi yerlerde neredeyse 5 metreden sonra denizin dibini göremiyorsunuz, suda bir yağlanma var. Bu yağlanmanın da sebebi Ildır Körfezi’nin içindeki orkinos çiftlikleridir. Balık çiftliklerinden denize her gün, orkinoslar beslensin diye tonlarca dondurulmuş uskumru atılıyor. Orkinoslar bu balıkları yerken, denize inanılmaz bir yağ saçıyorlar. Diğer taraftan da denetimsiz ve katliam şeklinde de suların tek temizleyicisi olan deniz patlıcanlarını katliam boyutunda avlıyorsunuz. Bir yerde kirlilik veriyorsunuz, diğer yerde de o kirliliği yok etmeye çalışan canlıları da yok ediyorsunuz. Belki de ilerleyen yıllarda Çeşme’yi denize girilemeyecek bir konuma getireceğiz.  “BİRÇOK DENİZİMİZİ KAYBEDECEĞİZ” Mavi bayraklı deniz deniliyor. Mavi bayraklı deniz, kirliliğin ölçümlerde insan vücudunun kaldırabileceği oran sınırları içinde demek... Hiçbir zaman sıfır çıkmıyor, bir kirlilik var biliniyor ancak insan sağlığı açısından kaldırılabilir bir kirlilik deniliyor.  Mavi bayrak önemli değil, kirlilik derecesinin hangi boyutlarda olduğu önemli. Mesela İzmir Körfezi’nde neden yüzülemiyor. Çünkü insan vücudunun kaldırabileceğinin üstünde kirlilik var da  ondan. Belli bir süre sonra Çeşme Körfezi de bu hale gelecek. Orkinos çiftliklerini kaldırmazsak, deniz patlıcanı katliamını önlemezsek belli bir süre sonra başta Çeşme olmak üzere birçok denizimizi kaybedeceğiz.  “20 YILDIR BALIK ÇİFTLİKLERİNE KARŞI MÜCADELE VERİYORUM” Siz yıllardır balık çiftlikleriyle ilgili haberler yaptınız. Herhangi bir gelişme yaşanmadı mı? Yaklaşık 20 yıldır uğraşıyorum. Ne yazık ki tam bir netice elde etmiş değiliz. Önce Ege TV’de daha sonra da Ben Haber’de yaptığımız haberlerle, Ildır Körfezi ve Alaçatı’daki birçok çiftlik taşındı. Fakat ne yazık ki Ildır Körfezi’nin içindeki orkinos çiftliklerinin arkasında çok büyük siyasi güç vardı, o siyasi güç çiftlikleri taşıttırmadı. Orkinos çiftlikleri oradan taşındığı gün, Ildır Körfezi biraz daha kendini kurtarabilir. Deniz patlıcanı avlanması nasıl önlenebilir? Deniz patlıcanın yıllık ihracat geliri yaklaşık 50-60 milyon dolar. Türkiye’nin buna ihtiyacı yok, ihracatını yasaklayacaksın. Bu kadar basit önlemler mevcut... 1,5 milyar dolar harcadık, körfez hala temizlenemiyor. Çeşme denizini de temizleyemeyeceğiz.  2022 yılı için 42 milyon turist hedefine yıl sonuna kadar ulaşmak mümkün mü? 7 ayda 23 milyon turist geldiyse, 42 milyonu bulmamız mümkün değil. En iyi rakamla 30-31 milyon turistle yılı kapatacağımızı gösteriyor. 35 milyar dolar hedef vardı ve şu anda tutması mümkün değil. 8-10 milyarlık bir sapma Türkiye açısından çok önemli bir kaynak ve bu kaynaktan da mahrum olacak demektir.  FUARI KAPATMAK İSTEYEN SİVRİZEKALILAR MÜDÜRLÜK YAPTI 91. İEF'nin açılmasına az bir süre kaldı. Düşünceleriniz neler? Enternasyonal Fuarı'nın yaşamasından ve yaşatılmasından yana hep tavır gösterdim. Öncelikle Folkart’a ve Migros’a çok teşekkür ediyorum. Çünkü fuarın canlı tutulmasında çok büyük katkıları var.  Bu şehirde “bu fuarın ömrü doldu, kapatalım’ diyen sivrizekalılar da çıktı. Hatta bunlardan bazıları ne yazık ki İZFAŞ Genel Müdürlüğü de yaptı. O zaman da eleştirmiştim, şimdi de eleştiriyorum. Öncelikle fuarın yaşaması için çok çabalayan ve elinden geleni yapan Aziz Kocaoğlu’na çok teşekkür etmek istiyorum. Şimdi görüyorum ki, Tunç Soyer de aynı çizgide bir belediye başkanı.
Ekleme Tarihi: 03 Eylül 2022 - Cumartesi
Erol YARAŞ

Av sezonu değil, katliam sezonu

Ben Haber Genel Yayın Yönetmeni Erol Yaraş, gündeme dair gelişmeleri değerlendirdi. 

Türkiye, turizmde bu sene hedefini yakalayabilecek mi, Çeşme'de yaşanan deniz kirliliğine sebep olan balık çiftlikleriyle nasıl mücadele edilecek, denizin temizlenmesini sağlayan deniz patlıcanlarının kaçak avlanması ve 91. İzmir Enternasyonal Fuarı'na dair görüşleri...

İşte o röportaj...

1 Eylül'de balık av sezon yasağı kalktı. Bu konuda neler söylemek istersiniz?
Türkiye’de av sezonu diye bir sezon yok, katliam sezonu var. Zaten av yasağının olduğu dönemlerde de kaçak avlar çok yapılıyor. Ne yazık ki Türkiye’de bu önlenemiyor. 

Sahil Güvenlik’in yaptığı çalışma ve günümüzün geldiği teknolojik konum artık yeterli olamıyor. Çünkü Sahil Güvenliğin geldiğini hisseden kaçak avcı, ağlarını suya bırakıp işaretliyor ve hiçbir zaman suçüstü yakalanamıyorlar. Mühim olan sivrisineği tek tek bulup öldürmek değil, bataklığı nasıl kuruturuz? Onu düşünmemiz lazım. Bu örnekten yola çıkarsak, av sezonu yasak dediğinizde belli balıkların avlanmaması lazım. Peki, av yasağı olduğu zaman restoranlarda avlanması yasak balıklar nasıl satılabiliyor, balıkçı tezgahlarına gittiğiniz zaman o balıkları nasıl görebiliyorsunuz? 

“CAYDIRICI CEZALAR OLMALI”
Tarım Bakanlığı’nın balık hallerini, tezgahları ve restoranları denetlemesi lazım. Denizde avlanan kaçak avcıyı değil, bu üç yeri denetlemelisiniz. Eğer yasak balıklar varsa, çok büyük cezalar yazacaksınız. 30-40 bin TL gibi caydırıcı rakamla, o balığı satan kişiye ceza yazılacak. Siz cezayı balık halindeki balıkçıya, restorana ya da satana yazarsanız, artık kimse avlayandan balık alamayacak. Çünkü bilecekler ki bakanlıktan görevliler geldiği zaman çok büyük cezalar yazılacak. 

“İLERİDE ÇEŞME'DE DENİZE GİRİLEMEYECEK”
Benim esas dikkat çekmek istediğim konu, denizlerin kirlenmesi. Birkaç kere gazetemizde ve sitemizde de bahsetmiştik. Deniz patlıcanı denilen canlının katliamı durdurulamazsa, belli bir süre sonra başta Çeşme olmak üzere birçok denizde yüzemeyeceğiz. Örnek olarak, Ildır Körfezi’ni ele alalım... Boyalık, Ilıca plajları dünyaca ünlü plajlardı. Eskiden buralarda 5-8-12 metre derinlikte durduğunuz zaman denizin dibini çok rahat görebiliyordunuz. Şimdi Hacettepe Koyu, Ilıca, Boyalık Plajı, Ayayorgi gibi yerlerde neredeyse 5 metreden sonra denizin dibini göremiyorsunuz, suda bir yağlanma var. Bu yağlanmanın da sebebi Ildır Körfezi’nin içindeki orkinos çiftlikleridir. Balık çiftliklerinden denize her gün, orkinoslar beslensin diye tonlarca dondurulmuş uskumru atılıyor. Orkinoslar bu balıkları yerken, denize inanılmaz bir yağ saçıyorlar. Diğer taraftan da denetimsiz ve katliam şeklinde de suların tek temizleyicisi olan deniz patlıcanlarını katliam boyutunda avlıyorsunuz. Bir yerde kirlilik veriyorsunuz, diğer yerde de o kirliliği yok etmeye çalışan canlıları da yok ediyorsunuz. Belki de ilerleyen yıllarda Çeşme’yi denize girilemeyecek bir konuma getireceğiz. 

“BİRÇOK DENİZİMİZİ KAYBEDECEĞİZ”
Mavi bayraklı deniz deniliyor. Mavi bayraklı deniz, kirliliğin ölçümlerde insan vücudunun kaldırabileceği oran sınırları içinde demek... Hiçbir zaman sıfır çıkmıyor, bir kirlilik var biliniyor ancak insan sağlığı açısından kaldırılabilir bir kirlilik deniliyor. 

Mavi bayrak önemli değil, kirlilik derecesinin hangi boyutlarda olduğu önemli. Mesela İzmir Körfezi’nde neden yüzülemiyor. Çünkü insan vücudunun kaldırabileceğinin üstünde kirlilik var da  ondan. Belli bir süre sonra Çeşme Körfezi de bu hale gelecek. Orkinos çiftliklerini kaldırmazsak, deniz patlıcanı katliamını önlemezsek belli bir süre sonra başta Çeşme olmak üzere birçok denizimizi kaybedeceğiz. 

“20 YILDIR BALIK ÇİFTLİKLERİNE KARŞI MÜCADELE VERİYORUM”

Siz yıllardır balık çiftlikleriyle ilgili haberler yaptınız. Herhangi bir gelişme yaşanmadı mı?
Yaklaşık 20 yıldır uğraşıyorum. Ne yazık ki tam bir netice elde etmiş değiliz. Önce Ege TV’de daha sonra da Ben Haber’de yaptığımız haberlerle, Ildır Körfezi ve Alaçatı’daki birçok çiftlik taşındı. Fakat ne yazık ki Ildır Körfezi’nin içindeki orkinos çiftliklerinin arkasında çok büyük siyasi güç vardı, o siyasi güç çiftlikleri taşıttırmadı. Orkinos çiftlikleri oradan taşındığı gün, Ildır Körfezi biraz daha kendini kurtarabilir.

Deniz patlıcanı avlanması nasıl önlenebilir?
Deniz patlıcanın yıllık ihracat geliri yaklaşık 50-60 milyon dolar. Türkiye’nin buna ihtiyacı yok, ihracatını yasaklayacaksın. Bu kadar basit önlemler mevcut... 1,5 milyar dolar harcadık, körfez hala temizlenemiyor. Çeşme denizini de temizleyemeyeceğiz. 

2022 yılı için 42 milyon turist hedefine yıl sonuna kadar ulaşmak mümkün mü?
7 ayda 23 milyon turist geldiyse, 42 milyonu bulmamız mümkün değil. En iyi rakamla 30-31 milyon turistle yılı kapatacağımızı gösteriyor. 35 milyar dolar hedef vardı ve şu anda tutması mümkün değil. 8-10 milyarlık bir sapma Türkiye açısından çok önemli bir kaynak ve bu kaynaktan da mahrum olacak demektir. 

FUARI KAPATMAK İSTEYEN SİVRİZEKALILAR MÜDÜRLÜK YAPTI

91. İEF'nin açılmasına az bir süre kaldı. Düşünceleriniz neler?
Enternasyonal Fuarı'nın yaşamasından ve yaşatılmasından yana hep tavır gösterdim. Öncelikle Folkart’a ve Migros’a çok teşekkür ediyorum. Çünkü fuarın canlı tutulmasında çok büyük katkıları var. 

Bu şehirde “bu fuarın ömrü doldu, kapatalım’ diyen sivrizekalılar da çıktı. Hatta bunlardan bazıları ne yazık ki İZFAŞ Genel Müdürlüğü de yaptı. O zaman da eleştirmiştim, şimdi de eleştiriyorum.

Öncelikle fuarın yaşaması için çok çabalayan ve elinden geleni yapan Aziz Kocaoğlu’na çok teşekkür etmek istiyorum. Şimdi görüyorum ki, Tunç Soyer de aynı çizgide bir belediye başkanı.

Yazıya ifade bırak !
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.