Erol YARAŞ
Köşe Yazarı
Erol YARAŞ
 

İpotek altındaki İzmir Gazeteciler Cemiyeti

Hemen merak edip İzmir Gazeteciler Cemiyeti'ne haciz geldiğini ve ipotek konulduğunu düşünmeyin. Başlık mecazi manadadır. Yoksa İzmir Gazeteciler Cemiyeti’ne ipotek falan konmadı. Olayı başa sarayım ve ilerleyen cümlelerde Cemiyetin üzerinde nasıl bir ipotek var onu yazayım. Biliyorsunuz, Ağustos ayı başında dostum, arkadaşım, yoldaşım Hamdi Türkmen vefat etti. Daha Türkmen’in cenazesi toprağa verilmeden çok şerefli gazeteci Nedim Atilla, insanın düşmanı bile olsa yazılamayacak bir paylaşım yaparak Hamdi Türkmen’e iftira attı. Yazısını en katı yürekli insanın bile vicdanını sızlatacak bir cümle ile bitirdi. Şerefli Nedim aynen şunu yazdı: “Son 5 yıldır cehennemi dünyada yaşadı” Türkmen’in başta gazeteci dostları olmak üzere birçok kişi şerefli Nedim’i kınadı ve en ufak tabirle ayıpladılar. Sevgili Türkmen’e yapılan bu hakaretin cezasız kalmaması için gazeteci arkadaşları, şerefli Atilla’nın Gazeteciler Cemiyeti’nden atılması için imza toplayıp Cemiyet Yönetim Kurulu'na ilettiler.Dilek Gappi yönetimi, dilekçeyi disiplin kuruluna havale etti. Toplanan disiplin kurulu 10 Ekim 2022’de şerefli Nedim’in oy birliği ile cemiyetten “sürekli ihracına” karar verdi.   Şimdi sabırsızlanıp, “hadi Erol ipotek ne onu yaz” dediğinizi duyar gibiyim.  Az kaldı... Bu sürekli ihraç kararı adeta bir bombanın fitili oldu. Başta İzmir Gazeteciler Cemiyeti Yönetim Kurulu olmak üzere bazı kişilerde bu karar şok etkisi yarattı. Özellikle büyük bir başkanın eşi, Yönetim Kurulu Başkanı Dilek Gappi ve yönetim üzerinde baskı kurmaya başladı. Çünkü bu hanımefendi, şerefli Nedim ile ortak toplantılar düzenliyor ve konferanslar veriyordu. Başkan Gappi, bu baskılardan bunalmıştı.  Disiplin kurulunu tekrar toplayıp kararlarını gözden geçirmelerini istedi. Tam tabiriyle “omurgalı ve saygı değer” beş disiplin kurulu üyesi “biz kararımızın arkasındayız ve sizler yönetim olarak istediğinizi yapabilirsiniz” diyerek toplantıdan çıktılar. Bundan sonra Yönetim Kurulu'nda bir tartışma başladı.  “Şimdi biz ne yapacağız”  Bir tarafta büyük yerden gelen baskı, bir tarafta rahmetli Hamdi Türkmen’in anısına hakaret ve iftira. Önce cemiyet işi zamana yaymaya çalıştı. Fazla zamanları yoktu. Tüzük gereği ya disiplin kurulunun kararını aynen uygulayacaklar ya da disiplin kurulunu çiğneyip, kendileri bir karar vereceklerdi. Sonunda disiplin kurulunu yok sayıp, kendi kararlarını verdiler.  Baskıcılar galip gelmişti! Şerefli Nedim için verilmiş ‘’sürekli ihraç’’ kararını 6 ay uzaklaştırma cezasına döndürdüler.  Şunu da hatırlatayım ki, İzmir Gazeteciler Cemiyeti'nin tarihinde disiplin kurulunun verdiği kararı değiştiren başka bir yönetim kurulu yoktur. Tüm geçmiş yönetimler bağımsız seçilen disiplin kurulu kararlarına saygı göstermiş, uymuş ve onların arkasında durmuştur. Ben tekrar dik duruşlarından dolayı disiplin kurulu üyelerine teşekkür ediyorum. Bu arada önemli bir noktaya daha dikkat çekmek istiyorum. Şerefli gazeteci Nedim Atilla, disiplin kurulu tarafından savunmasını yapması için iki defa Cemiyet'e davet edildi.  Şerefli gazeteci her iki davete de gitmedi.  Rotary antetli bir kağıda yazdığı üç satırla disiplin kuruluna cevap verdi. Görüldüğü gibi şerefli Nedim'in Gazeteciler Cemiyeti üzerinde inanılmaz etkisi vardı. Bir anlamda hiçe saydığı cemiyet, O'nu neredeyse yazısından dolayı bir tebrik etmediği kalmıştı. Bir deyim vardır; "Ne de olsa yükseklerde tanıdığı var." İşte olay da tam böyleydi... Disiplin Kurulu kararı yok sayılıp, göstermelik bir sonucun yönetim kurulundan çıktığı gün, İPOTEK de İzmir Gazeteciler Cemiyeti'ne konulmuş oldu. Neden mi İPOTEK konulduğunu söylüyorum... Büyükşehir Belediyesi’nin tahsis ettiği binalarda görev yapan, aynı zamanda ilan ilişkilerinden ötürü oradan maddi destek alan İzmir Gazeteciler Cemiyeti tepeden gelen baskılara boyun eğmişti. Şimdi bir Gazeteci olarak merak ediyorum. İzmir Gazeteciler Cemiyeti’ni, özgür, demokratik, şeffaf ve tarafsız yönettiklerini iddia eden bu yönetim kurulu, bundan böyle tepeden gelen baskılara nasıl karşı koyacak? Bu şehirde tek ses olarak mı görev yapacaklar? Yukarıda anlattıklarıma bakarsanız “İzmir Gazeteciler Cemiyeti’nin üzerinde bir ipotek vardır” demek yanlış olmaz. Bu ipotek olduğu sürece Cemiyet'in birçok kararı ve açıklamaları tartışmalı olacaktır. Ben yıllar önce İzmir Gazeteciler Cemiyeti’nden istifa etmiştim. Geçtiğimiz aylarda Başkan Dilek Gappi’nin isteği ve ricası ile cemiyete dönüş dilekçemi verdim. Şimdi o dilekçemi de geri çekeceğim. Vefat etmiş, saygın bir arkadaşımızın arkasından yazılan, iftira ve yalanlarla dolu bir yazıya, disiplin kurulunun verdiği cezanın arkasında durmayan bir örgütün çatısı altında, benim yerim olamaz. İşin en acısı da şerefli Nedim Atilla’nın yazdığı alçakça yazının altına, bu Gazeteciler Cemiyeti Yönetim Kurulu (bazı arkadaşlarımı tenzih ediyorum, onlar disiplin kurulunun kararının arkasında durdular) onaylayıp imza atmış oldu. Yazık... NOT: Erdal İzgi'nin şerefli Nedim'e verilen karardan sonra bana yazdığı mesajda Cemiyetin duruşunu bir cümleyle özetledi. İzgi'nin notu şöyle; “Kişi ve kurumlar, ilkeleri, dik duruşlarıyla saygınlık kazanır”
Ekleme Tarihi: 07 Kasım 2022 - Pazartesi
Erol YARAŞ

İpotek altındaki İzmir Gazeteciler Cemiyeti

Hemen merak edip İzmir Gazeteciler Cemiyeti'ne haciz geldiğini ve ipotek konulduğunu düşünmeyin.

Başlık mecazi manadadır.

Yoksa İzmir Gazeteciler Cemiyeti’ne ipotek falan konmadı.

Olayı başa sarayım ve ilerleyen cümlelerde Cemiyetin üzerinde nasıl bir ipotek var onu yazayım.

Biliyorsunuz, Ağustos ayı başında dostum, arkadaşım, yoldaşım Hamdi Türkmen vefat etti.

Daha Türkmen’in cenazesi toprağa verilmeden çok şerefli gazeteci Nedim Atilla, insanın düşmanı bile olsa yazılamayacak bir paylaşım yaparak Hamdi Türkmen’e iftira attı.

Yazısını en katı yürekli insanın bile vicdanını sızlatacak bir cümle ile bitirdi.

Şerefli Nedim aynen şunu yazdı: “Son 5 yıldır cehennemi dünyada yaşadı”

Türkmen’in başta gazeteci dostları olmak üzere birçok kişi şerefli Nedim’i kınadı ve en ufak tabirle ayıpladılar.

Sevgili Türkmen’e yapılan bu hakaretin cezasız kalmaması için gazeteci arkadaşları, şerefli Atilla’nın Gazeteciler Cemiyeti’nden atılması için imza toplayıp Cemiyet Yönetim Kurulu'na ilettiler.Dilek Gappi yönetimi, dilekçeyi disiplin kuruluna havale etti.

Toplanan disiplin kurulu 10 Ekim 2022’de şerefli Nedim’in oy birliği ile cemiyetten “sürekli ihracına” karar verdi.  

Şimdi sabırsızlanıp, “hadi Erol ipotek ne onu yaz” dediğinizi duyar gibiyim. 

Az kaldı...

Bu sürekli ihraç kararı adeta bir bombanın fitili oldu.

Başta İzmir Gazeteciler Cemiyeti Yönetim Kurulu olmak üzere bazı kişilerde bu karar şok etkisi yarattı.

Özellikle büyük bir başkanın eşi, Yönetim Kurulu Başkanı Dilek Gappi ve yönetim üzerinde baskı kurmaya başladı.

Çünkü bu hanımefendi, şerefli Nedim ile ortak toplantılar düzenliyor ve konferanslar veriyordu.

Başkan Gappi, bu baskılardan bunalmıştı. 

Disiplin kurulunu tekrar toplayıp kararlarını gözden geçirmelerini istedi.

Tam tabiriyle “omurgalı ve saygı değer” beş disiplin kurulu üyesi “biz kararımızın arkasındayız ve sizler yönetim olarak istediğinizi yapabilirsiniz” diyerek toplantıdan çıktılar.
Bundan sonra Yönetim Kurulu'nda bir tartışma başladı. 

“Şimdi biz ne yapacağız” 

Bir tarafta büyük yerden gelen baskı, bir tarafta rahmetli Hamdi Türkmen’in anısına hakaret ve iftira.

Önce cemiyet işi zamana yaymaya çalıştı.

Fazla zamanları yoktu.

Tüzük gereği ya disiplin kurulunun kararını aynen uygulayacaklar ya da disiplin kurulunu çiğneyip, kendileri bir karar vereceklerdi.

Sonunda disiplin kurulunu yok sayıp, kendi kararlarını verdiler. 

Baskıcılar galip gelmişti!

Şerefli Nedim için verilmiş ‘’sürekli ihraç’’ kararını 6 ay uzaklaştırma cezasına döndürdüler. 

Şunu da hatırlatayım ki, İzmir Gazeteciler Cemiyeti'nin tarihinde disiplin kurulunun verdiği kararı değiştiren başka bir yönetim kurulu yoktur.

Tüm geçmiş yönetimler bağımsız seçilen disiplin kurulu kararlarına saygı göstermiş, uymuş ve onların arkasında durmuştur.

Ben tekrar dik duruşlarından dolayı disiplin kurulu üyelerine teşekkür ediyorum.

Bu arada önemli bir noktaya daha dikkat çekmek istiyorum.

Şerefli gazeteci Nedim Atilla, disiplin kurulu tarafından savunmasını yapması için iki defa Cemiyet'e davet edildi. 

Şerefli gazeteci her iki davete de gitmedi. 

Rotary antetli bir kağıda yazdığı üç satırla disiplin kuruluna cevap verdi.

Görüldüğü gibi şerefli Nedim'in Gazeteciler Cemiyeti üzerinde inanılmaz etkisi vardı.

Bir anlamda hiçe saydığı cemiyet, O'nu neredeyse yazısından dolayı bir tebrik etmediği kalmıştı.

Bir deyim vardır; "Ne de olsa yükseklerde tanıdığı var."

İşte olay da tam böyleydi...

Disiplin Kurulu kararı yok sayılıp, göstermelik bir sonucun yönetim kurulundan çıktığı gün, İPOTEK de İzmir Gazeteciler Cemiyeti'ne konulmuş oldu.

Neden mi İPOTEK konulduğunu söylüyorum...

Büyükşehir Belediyesi’nin tahsis ettiği binalarda görev yapan, aynı zamanda ilan ilişkilerinden ötürü oradan maddi destek alan İzmir Gazeteciler Cemiyeti tepeden gelen baskılara boyun eğmişti.

Şimdi bir Gazeteci olarak merak ediyorum.

İzmir Gazeteciler Cemiyeti’ni, özgür, demokratik, şeffaf ve tarafsız yönettiklerini iddia eden bu yönetim kurulu, bundan böyle tepeden gelen baskılara nasıl karşı koyacak?

Bu şehirde tek ses olarak mı görev yapacaklar?

Yukarıda anlattıklarıma bakarsanız “İzmir Gazeteciler Cemiyeti’nin üzerinde bir ipotek vardır” demek yanlış olmaz.

Bu ipotek olduğu sürece Cemiyet'in birçok kararı ve açıklamaları tartışmalı olacaktır.

Ben yıllar önce İzmir Gazeteciler Cemiyeti’nden istifa etmiştim.

Geçtiğimiz aylarda Başkan Dilek Gappi’nin isteği ve ricası ile cemiyete dönüş dilekçemi verdim.

Şimdi o dilekçemi de geri çekeceğim.

Vefat etmiş, saygın bir arkadaşımızın arkasından yazılan, iftira ve yalanlarla dolu bir yazıya, disiplin kurulunun verdiği cezanın arkasında durmayan bir örgütün çatısı altında, benim yerim olamaz.

İşin en acısı da şerefli Nedim Atilla’nın yazdığı alçakça yazının altına, bu Gazeteciler Cemiyeti Yönetim Kurulu (bazı arkadaşlarımı tenzih ediyorum, onlar disiplin kurulunun kararının arkasında durdular) onaylayıp imza atmış oldu.

Yazık...

NOT: Erdal İzgi'nin şerefli Nedim'e verilen karardan sonra bana yazdığı mesajda Cemiyetin duruşunu bir cümleyle özetledi. İzgi'nin notu şöyle; “Kişi ve kurumlar, ilkeleri, dik duruşlarıyla saygınlık kazanır”

Yazıya ifade bırak !
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.