İzmir'in "kurtuluş çiçeği"ni yaşatmaya var mısınız?

Vallahi bilmiyordum.

Adına şarkılar yazılan ve unutulmaya yüz tutmuş olan bir İzmir sembolü, kentimizin klasik bitkisi; "İzmir Sarmaşığı" olarak hafızama kazınmıştı.

Bir de aklımda kalan; bestekar Nadir Göktürk'ün adına şarkı güftesi yazıp notalara dökmesiydi.

Şarkının nakaratı şöyleydi:

"Sen sen sen aşkı bilsen, başka bir dünyaya girsen...

Sen, sen, sen aşkı bulsan, Selluka gibi sarılsan..."

*

Benim tutku derecesinde aşık olduğum Selluka; İzmir Sarmaşığı'na, çok sevgili meslektaşım İbrahim Irmak'ın yazısını okuduktan sonra daha farklı bir gözle, sevgiyle ve coşkuyla bakmaya başladım.

Neden mi?

Okuyunca aynı duyguları paylaşacağınızdan eminim:

*

"Şimdi bu çiçeğe iyi bakın.

Bu kez bunun adını ben size soracağım.

Bir ipucu vereyim.

Çiçek açış tarihi Eylül'ün ilk haftası.

Genellikle de 9 Eylül.

*

İzmirli Levanten kadınları onu yakalarına takarlarmış.

Parfümün olmadığı yıllarda kadınlar, onun çiçekleriyle etrafa mis gibi koku saçarlarmış.

Sahillerde yaşamayı seven bu çiçeğin adı Selluka.

*

Onunla bizi Bitki Bilimci Aydın Dinçaslan tanıştırdı.

Fidanlıkta yetiştirdiği çiçekleri gösterip,

"İbrahim Abi, al sana İzmir'in kurtuluş çiçeği" dedi.

Hemen şapkam uçup gitti, " İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı bu çiçeği mutlaka görmeli" dedim.

Şapkam uçtu ya... Bende akıl kalır mı?

O da uçup gitti.

*

Kordon'da, Alsancak'ta, Güzelyalı'da, Karşıyaka'da...

İzmir'deki tüm evlerin balkonlarında 9 Eylül'de açan bu çiçeği hayal ettim.

"Mis gibi, doğal parfüm kokulu Selluka,

İzmir'e gelenleri büyüler" dedim...

Hatta daha da ileri gidip tüm otel, motel balkonlarında bu çiçeğin açtığını düşündüm.

"Nasıl bir tanıtım olur" diye kendimce hayal kurdum.

*

İnsan İzmir'i sevince, böyle uçuk kaçık(!) fikirler geliveriyor aklına.

Benim de sevdam bu.

İstiyorum ki İzmir'e daha fazla turist gelsin.

Boyacısından, taksicisine, lokantacısından halıcısına kadar herkes mutlu olsun.

Biz daha fazla hayal kurmadan gazeteciliğimize dönelim ve şehrin algı yönetimini,(Selluka"yı da) "Kendilerini pazarlamada usta Büyük adamlara" bırakalım.

ÖZ BE ÖZ, İZMİRLİDİR

Ben Selluka'yı bilen, koklamış, çoğu kez karşısına geçip hayranlıkla izleme şansını yaşamış bir İzmirli'yim.

Evimiz Asansör Durağı, Dario Moreno Sokağının karşısındaydı.

Eskiden bizim evlere "yalı" denilirdi. Sanırım denize sıfır olması ve çoğunun altında "kayıkhane" bulunmasından.

Yaklaşık 50 türü bulunan bu tırmanıcı bitki, (o zamanlar Mustafa Kemal Bulvarı yoktu), üç katlı evimizin Mithatpaşa'ya bakan ön bahçesinde sanki evimizi kucaklayarak sarmalamış "ana kucağı" gibiydi.

Salyangoz şeklinde kıvrımlı etkileyici, mor-beyaz-sarı renkli çiçekleri mis gibi kokardı.

Tıpkı parfüm gibi. Doğa Selluka çiçeklerine; menekşe-yasemin-gül karışımı bir koku bahşetmişti.

*

Selluka'yı; İzmir'e özel "Kurtuluş Çiçeği"ni biz yok ettik.

Öyle eski yüz-iki yüz yıl falan değil, 50-60 yılda, her diktiğimiz beton yığını bina bir Selluka'nın "ölümü" oldu.

Bugün ne yatık biz diye başımızı duvarlara vuruyoruz ama, kaybedileni geri getirmek çok zor oluyor.

Ancak başarmalıyız. Yılmadan, bıkmadan, tutmayınca yenisi dikerek İzmir'i yeniden bir Selluka Cenneti yapmalıyız.

*

Selluka sadece bir sarmaşık bitkisi değildir.

İzmir'in kızları gibi güzel ama narin, mis kokulu, yine İzmir'in kızları gibi nazlı ama özgür, hükmedici, dikildiği her yeri "annenin evladını bağrına basar" gibi kucaklayan, saran özellikleriyle öne çıkan İzmir'e özgü bir doğa nimetidir.


(Pelin Uğur)

Selluka bugün İzmir'de Türk Sanatları Atölyesi işleten Pelin Uğur adlı bir hanımefendi tarafından tekrar "İzmirlileştirilmeye" çalışıyor.

Unutulan bu İzmir'in "Kurtuluş Çiçeği" Sellukayı yeniden hatırlatmak adına, Pelin Hanım; "Sellukalar sarsın bahçelerimizi" adıyla bir proje başlattı ve yürütüyor.

İsteyen herkese ücretsiz tohum dağıtıyor.

Hedefi ise; İzmir'de bir "Selluka Festivali" gerçekleştirmek.

Sonuna kadar; pazara kadar değil, ölene kadar Pelin Hanım'ın yanında ve destekçisi olduğumu, buradan dünya aleme ilan ediyorum.

Gelin İzmirliler, şarkılarda 'Selluka gibi sarılmak' sözleriyle geçen, görüntüsü kadar kokusu da etkileyici olan Selluka çiçeğini anneanne, babaanne bahçelerinden bugüne taşıyalım.

Sellukayı yeniden İzmir'in sembolü haline getirelim.

Ve 9 Eylül'de, İzmir'in Kurtuluş Günü'nde "festivalini" yapalım.

*

Bir itiraf; vallahi haberim olmamıştı. Yaş almışlığıma verin; 2 yıldır okullarda ve çeşitli kurumlarda paneller düzenleniyor, çiçeğin kolonyası üretiliyor, tablo ve takılar yapılarak sanata dönüştürülüyormuş. İzmir'de kalabalık bir Selluka Severler ordusu kendilerini 24 aydır, Pelin Uğur'un liderliğinde gece ve gündüzlerini Selluka'yı yaşatmaya, yaygınlaştırmaya adamışlar.

Helal olsun sizlere...

Yürüyün... Unutmayın, arkanızda binlerce-on binlerce gerçek İzmirliler var...

İZMİR'İN RESMİ RENKLERİ YANLIŞ

Yeri gelmişken, yıllardan beri her seçilen Başkan'a söyledim ama ne dinleyen ne araştıran ne de takan oldu.

İzmir kenti resmi renklerini bu Selluka Çiçeği'nden almıştır.

İzmir'in resmi rengi ne kırmızı-beyaz, ne mavi-beyazdır.

Turkuaz hiç değildir!..

İzmir'in resmi rengi Selluka Çiçeği gibi Eflatun(mor renk tonunda)-Beyazdır.

Çocukluğumuzda şehirlerarası futbol müsabakaları olurdu.

"İzmir Karması" kentin resmi rengi olan mor-eflatun-beyaz formalarla maça çıkardı.

*

İzmir Atatürk Lisesi...

Kuruluşu 1888... Mekteb-i Sultani olarak 120 öğrenci ile eğitime başlamıştır.

Bu süre içinde Halid Ziya Uşaklıgil, Ahmet Haşim, Mahmut Esat Bozkurt, Selim Sırrı Tarcan, Mustafa Rahmi, Ahmet Adnan Saygun, eski başbakanlardan Şükrü Saracoğlu ve daha birçok değerli büyüğün öğretmen olarak görev yaptığı Atatürk Lisesi'nin de "okul renkleri" İzmir'in resmi rengi olan "mor-sarı"dır. Beyaz yerine sarı kullanılmıştır. Tıpkı Selluka Çiçeği'nin ki gibi.

*

Peki bu Selluka nereden İzmir'e gelmiş sorusunun yanıtı; Girit'tir.

Eski yıllarda İzmir sahillerindeki evlerin bahçeleriyle en yoğun yetiştirildiği yer Çeşme olmuştur.

Fasulye ailesinden gelen Selluka, kışın yapraklarını döker, havalar ısınınca ise hızlı büyür.

Konak'taki Saat Kulesi'nden daha eski bir tarihe sahip olan bu çiçeği herkesin tanıyabilmesi için, tekrar ediyor ve Başkan Tunç Soyer'den rica ediyorum; İzmir'de bir Selluka Festivali düzenlemek şart oldu.

Çünkü İzmir'in kültürel hafızasında olan bu çiçeği yaygınlaştırarak tüm Türkiye'ye yaymalıyız.

Nitekim yıllar önce Konak'taki hükümet binasında yer alan Selluka çiçeklerini gören, Saat Kulesi'nin açılışına gelen Osmanlı Devlet Erkanı bu çiçekten çok etkilenmiş, İzmir'in sembolü olarak kabul etmişlerdir.

Sonra; İstanbul'da Lale Festivali, Erguvan Festivali yapılıyor, İzmir'de neden bir Selluka Festivali olmasın?

'ÇİÇEĞİME HERKES HAYRAN HAYRAN BAKIYOR'

Evinin bahçesinde Selluka yetiştiren İzmirli Asuman Karabulut şöyle diyor:

"Ben sellukamı ilkbaharda ektim. Fakat çok hızlı bir gelişim gösterdi. 5 ayda kocaman oldu. Daha önce internette resimlerini görmüştüm, ilgimi çekmişti. Merak saldım, tohumunu alıp bahçeme ektim, yetiştirdim. Sonra pazarda gördüm oradan da fidanını aldım. Suluyorum, arada bir gübre veriyorum, bakımı kolay. Kokusu çok hoş, onunla birlikte gelen arılar böcekler beni çok mutlu ediyor. Lüle lüle bir çiçek, çok güzel açıyor. Sokaktan geçenler, kokusuna ve görüntüsüne gelip soruyorlar, tohum istiyorlar. Herkes hayran hayran bakıyor."

ÖZELLİKLERİ NELER?

Selluka'nın; ince sarılıcı gövdelerin yaprakları 3 loblu kalp formundadır. Çok yıllık bitkilerden olup donlardan ve soğuk havadan zarar görebilir. Eylül başında açan salkımlar halindeki kokulu çiçek o dönemler Kordon da gezintiye çıkan Laventen hanımların yakalarını süslemiştir.

Çiçekten sonra oluşan keseciklerinde bulunan fasulyeyi andıran tohumlar Nisan başında nemli topraklarda köklendirilerek tekrar yaşama kazandırılabilir. Bu güzel çiçeğin açma zamanı 9 Eylül İzmir kurtuluşuna denk geldiğinden ayrı bir anlam kazanmaktadır.

*

Selluka bitkisinin en önemli özelliklerinden biri çimlenmeden sonra çok hızlı şekilde büyümesidir. Tabi hızlı büyümesinden dolayı kontrol altında tutulması ve gerekirse ahşap çitalarla destek sağlanması gerekebilmektedir.

Soğuğu sevmez. Maksimum( -1) dereceye kadar soğuklara dayanır ki bu yüzden ılıman iklime sahip bölgeler için ideal bir türdür. Tabi ki burada kışları soğuk geçen bölgelerde yetişmez demiyoruz, kışları soğuk geçen bölgelerde de yetiştirilebilir fakat kışları mutlaka kapalı bir alanda koruma altına alınmalıdır. Selluka açık havayı seven bir türdür ve havalar çok soğumadığı sürece dış mekanda tutulmasını ve havalar soğuduktan sonra koruma altına alınması önerilir.

Selluka kuraklığa dayanıklıdır ve sulamanın da toprak kurumaya yüz tuttuktan sonra yapılması gerekmektedir. Aşırı sulamadan kaçınılmalıdır.

Dikilmeden önce Selluka'nın tohumları en az 12, en fazla 24 saat arası sıcak suda bekletilir. (Su ilk başlarda sıcak olacak daha sonra soğuyacaktır, su soğudukça sıcak su ilave edilmeyecektir.)

Balkon ya da terasta bakılacaksa geniş bir saksıya bahçe toprağı ve torf karıştırılarak şaşırtma yapılır.

Tohumlar torfa ekilir. Ekim yapılmadan önce torf, 0.5 lt suya 1 tatlı kaşığı oranında oksijenli su ile hazırlanan solüsyon ile sulanır. (Kum, Perlit ilaveli geçirgen bir toprakta kullanılabilir.)

*

Selluka geniş alana yayıldığı için bahçeye direkt ekim yaparken çok yakın mesafeye ekilmemelidir. Çok derine ekilmemelidir, ekim derinliği tohum boyu kadar olmalıdır. 25-28 derece sıcaklıkta, aydınlık bir ortamda çimlendirilmelidir. Nem oranı sabit ama ıslak olmamalıdır.

Tekrar uyarayım; fazla sulama tohumda çürümeye sebep olur.

İZMİR'İN BİR SİMGESİ OLMASI GÜZEL OLUR'

DHA muhabiri arkadaşımız, İzmirlilere, Selluka çiçeğinin fotoğrafını göstererek, "Bu çiçeği biliyor musunuz" diye sormuş.

Alınan yanıtlar:

Fikret Kutlay:

"Begonvili biliriz, begonyayı biliriz ama bunu tanıyamadım. Bir çiçeğin festivalinin yapılması güzel olabilir. Çiçeğin geçmişi varsa İzmir'in simgesi olması güzel olur. Yeter ki yeşillik olsun, çiçek olsun."

*

87 yaşındaki Feyzullah Şen:

"Selluka çiçeğini daha önce hiç duymadım ve görmedim. "

*

Nilgün Öztin

"İzmir'de bir kolejlin simgesi diye hatırlıyorum. Kolejin lojmanının bahçesinde bir sürü Sellukalar vardı. Mor salkım denir ona. İstanbul'un, Manisa'nın lalesi varsa, İzmir'in de Sellukası olabilir. İzmir'in simgesi olabilir. Feminen bir simge olur bence, kadınlar sahip çıkar. Ben çıkarım mesela."

*

Sunay Karal

"Alaçatı bu çiçekle dolu. Herkes bilmez bu çiçeği. Keşke tekrar İzmir'in simgesi olsa, şahane olur. Görünüşü çok güzel, çok seviyorum.

*

Zafer Şaşmaz

"Göçmen Giritliler biliyordur bu çiçeği. Biz bilmiyoruz fakat İzmir'in simgesi olması çok güzel olur."

YORUM EKLE
YORUMLAR
Haluk Bener
Haluk Bener - 2 yıl Önce

Karşıyaka sahilinde Özel Batı Koleji vardı. (60'lı,70'li yıllar) Okul amblemi Eflatun-Sarı idi.