GLP-1 gerçeği: Zayıflıyoruz ama sağlıklı mıyız?

Beslenme dünyasının 2025 yılında gündemi diyet listeleri ya da klasik “ne yemeliyiz?” sorusu diye düşünüyorsanız, yanılıyorsunuz… Asıl tartışma, son dönemde hayatımıza hızla giren GLP-1 agonistleri (Ozempic, Mounjaro ve benzerleri) ile birlikte değişen yeme davranışlarımız oldu.

Abone Ol

Beslenme dünyasının 2025 yılında gündemi diyet listeleri ya da klasik “ne yemeliyiz?” sorusu diye düşünüyorsanız, yanılıyorsunuz… Asıl tartışma, son dönemde hayatımıza hızla giren GLP-1 agonistleri (Ozempic, Mounjaro ve benzerleri) ile birlikte değişen yeme davranışlarımız oldu. İştahı baskılayan bu ilaçlar birçok kişide hızlı kilo kaybı yarattı. Fakat aynı hızla yeni sorular da ortaya çıktı. Artık pek çok kişi, “Neden eskisi kadar yiyemiyorum?” ya da “Zayıflıyorum ama kendimi iyi hissetmiyorum.” demeye başladı.

İlk bakışta bu durum cezbedici görünüyor. Daha az yemek, daha çabuk doymak ve tartıda hızla düşen rakamlar… Ancak bu tabloyu biraz daha geniş açıdan değerlendirdiğimizde önemli bir sorunla karşılaşıyoruz: Kilo kaybı sağlığın garantisi değil. Beslenme yetersizliği, düşük protein alımı ve kas dokusunda kayıp yaşayanların sayısı her geçen gün artıyor. Özellikle iştahı tamamen kapanan kişilerde, gün içinde yeterli besin almak neredeyse imkânsız hâle geliyor. Böyle durumlarda tartıda düşen rakamın yanında vücudun güçsüzleşmesi ve metabolizmanın yavaşlaması kaçınılmaz oluyor.

Kilo kaybı sırasında vücudun en ihtiyacı olan şey kas dokusunu korumaktır. Ancak iştah baskılandığında çoğu kişi günlük protein ihtiyacını karşılayamaz hâle geliyor. Kas kaybı arttığında metabolizma hızı düşüyor ve dayanıklılık azalıyor. Bu nedenle GLP-1 ilaçlarıyla zayıflayan birçok kişinin, ilacı bıraktıktan sonra hızla kilo almasının temel nedeni kas yerine yağ kaybetmemiş olmasıdır. Vücut, yağ depolarını geri doldururken kas kütlesi geri kazanılmadığı için kilo artışı daha hızlı ve daha belirgin yaşanıyor.

Besin eksiklikleri de bu dönemin en dikkat çeken başlıklarından biri oldu. Yetersiz kalori alımı ve öğün atlama davranışı; B12, demir, folat, omega-3 ve magnezyum gibi kritik besin öğelerinde azalmaya neden olabiliyor. Bu durum uyku kalitesinden saç dökülmesine, cilt matlığından bağışıklık düşmesine kadar pek çok etki yaratıyor. Bu nedenle takviye kullanımı son aylarda ciddi ölçüde arttı. Ancak takviyeler hiçbir zaman iyi planlanmış bir beslenme düzeninin yerini tutmaz. Sadece eksik kalan noktaları tamamlamaya yardımcı olabilir.

GLP-1 ilaçlarının bir başka önemli etkisi de beslenmenin psikolojik boyutunda görülüyor. İştahtaki azalma bazı kişilerde yemeğin sosyal ve duygusal anlamını zayıflatıyor. Yemek keyif olmaktan çıkıp zorunlu bir eyleme dönüşüyor. Bu değişim uzun vadede kişinin yemekle olan ilişkisini olumsuz etkileyebiliyor. Bazıları yemek yemediği için kendini özgür hissederken, bazıları için bu süreç kontrol kaybı ya da suçluluk duygusu oluşturabiliyor.

Peki bu tablo bize ne söylüyor?
GLP-1 ilaçları kilo vermeyi kolaylaştırır ancak beslenmeyi öğretmez. Bu nedenle ilacı kullanan herkesin yeni bir beslenme düzeni oluşturması gerekir. Bu düzenin temelinde daha küçük ama protein açısından zengin öğünler bulunmalıdır. Gün içinde yeterli miktarda yumurta, et, balık veya baklagil tüketmek, kas kaybını önlemenin en etkili yoludur. Sebzelerden gelen lif alımı korunmalı; iştah azalsa bile besin yoğunluğu yüksek tabaklar tercih edilmelidir. Ayrıca kas kütlesini korumak için düzenli hareket şarttır. Hafif ağırlık antrenmanları, yürüyüş veya direnç egzersizleri, metabolizmanın dengede kalmasına büyük katkı sağlar.

Tüm bunların yanında en önemli nokta, kişinin kendi bedenini yeniden dinlemesidir. GLP-1 ilaçları iştahı susturabilir ancak gerçek ihtiyacı söylemez. Ne zaman yemek yememiz gerektiğini, neye ihtiyaç duyduğumuzu ve hangi besinin bize iyi geldiğini yeniden öğrenmek, bu sürecin en değerli adımıdır.

Sonuç olarak zayıflamak her zamankinden daha kolay olabilir. Fakat sağlıklı kalmak hâlâ bilinç, özen ve emek gerektiriyor. GLP-1 ilaçları başlangıç sağlar; ancak sürdürülebilir bir denge kurmak, doğru beslenme alışkanlıklarını oluşturmak ve kas dokusunu korumak tamamen bize bağlıdır. Uzun vadeli sağlık, kendi seçimlerimizle inşa edilir.